24 Şubat 2015 Salı

Eğitim ve Yürüyüş: DÜZEN

Merhaba arkadaşlar,

Bu yazımda bahsetmek istediğim konu eğitim hayatım ve keyif aldığım şeylerden biri olan yürüyüş üzerine olacak.

Eğitim hayatımdan bahsedeyim öncelikle, lisede eğitim görmekteyim; en azından "eğitim" dedikleri şey içerisinde bulunan bir olarak bunu yorumlamaya hak görmekteyim kendimde.

Mevcut eğitim sisteminin tamamını gereksiz olarak görmekteyim, gördüğüm şey eğitimin gereksizliği değildir; eğitim sisteminin gereksizliğidir. Ancak bunu daha rahat açıklamak için sistem denen kavramdan bahsetmek gerekiyor.

TDK'nın sözlüğünde sistemin tanımı şu şekilde yapılmış;

"Düzen"

Peki düzenin kelime anlamı nedir? sorusuna ise TDK'nın sözlüğü şöyle cevap veriyor:

"Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem"

Bu cevaba göre bir eğitim sisteminin var olma nedenlerinden biride eğitimi belli yöntem, ilke veya yasalara göre düzenleme, düzene sokma denilebilir.

Eğitimi düzene sokmak önemlidir çünkü eğitimin şekillendirdiği bireyler toplumda bulunacaktır. Yani topluma (-) bireyler eklenirse toplumdaki (-) miktarıda artacaktır elbette.

Peki yaptığımız bu tanıma uyan bir eğitim sistemi içerisinde miyiz? hiç sanmıyorum. Bireye önem veren, farklı görüşlere saygı gösteren mevcut bu eğitim sistemimiz yok.

Buna en basit örneği okullardaki din dersleri ile vermek mümkün. Din dersinin tam adı: "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" şimdi bu adı inceleyelim isterseniz,

Din Kültürü kelimesine baktığımda gördüğüm şey farklı toplumların kültürleri ile doğmuş, gelişmiş ve büyümüş, bir kültür sentezi niteliğine sahip dinler hakkında bilgi verilmesidir. Yani, Din kültürü ile bahsedilmek istenen şey dinler hakkında eşit ve adil bir yorumlamasız bilgi sunumundan ibarettir.

Ahlak bilgisine gelince, Ahlak kelimesinin TDK'nın sözlüğündeki anlamı şu şekilde: "Bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları"

Bu anlama bakarak söyleyebileceğim şey aslında oldukça basit: "TOPLUM"

Birçok insana göre Ahlak tamamı ile "din" tarafından sağlanmış ve desteklenerek gelişmiştir. Bu durumda dini inancı az olan kişide ahlak az ve dini inancı olmayan kişilerde ahlak yoktur. En azından bu insanların fikri bu yönde, ancak din sözcüğünün anlamına baktığımızda işler biraz değişmekte: "Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum, diyanet"

Din sözcüğünün TDK'nın sözlüğündeki anlamında toplumsal bir kurum olduğundan bahsedilmiş. İlginç olan ise kurum sözcüğünün anlamının bir kısmında "genellikle devletle ilişkisi olan yapı" sözcüklerinin geçmesi. Dinlerin toplumlarla ve doğal olarak devletle ilgisi olması son derece normaldir aslında. Dinlerin çıkış noktasıda baz alındığında aslında toplumun geliştirdiği kültürel sentezler yani dinler doğal olarak toplumun kurallarından (ahlak) etkilenecek ve ekleyecek şeyler alacak ve getirecektir.

Yaptığım bu analizin sonucuna gelecek olursam demek istediğim şudur: Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde bile Ateizm, deizm gibi görüşlerin kötü olduğuna ilişkin cümleler varken nasıl eşitlikten bahsedilebilir? Ahlak gibi en temel sistemlerin bile yer aldığı konuların bulunduğu dersler eşit anlatılmazken nasıl eğitim sisteminde bir eşitlik ve kararlılık olduğu söylenebilir?

Demek istediğim aslında eğitim sistemini desteklemediğim yönünde, yazımın başındada dediğim gibi eğitim sistemi olmalıdır ancak bu eğitim sistemi (mevcut olan) tamamı ile başarısız, taraflı ve eksiklerle dolu kusurlu bir sistem olduğudur.

Keyif aldığım şeylerden biri olan yürüyüşe gelince; benim için yürüyüş tamamı ile üçe ayrılıyor.


  1. Zorunluluktan yapılan yürüyüş
  2. Keyif için yapılan yürüyüş
  3. Zorunluluktan yaparken keyif alınan yürüyüş
Her birini açıklamak isterim ancak benim için en kıymetli yürüyüş 3.maddede bahsettiğim yürüyüştür. Bu yürüyüş ise okulumdan dönerken yaptığım yürüyüşe denktir.

Bu yürüyüşümde keyif almam için gereken şeylerde var tabi:


  1. Hayal dünyasına dalmam gerekli, bunun için yolum üzerindeki evler, evlerin bahçeleri son derece etkili olmakta.
  2. Çok yorgun olmamam gerekli, çok yorgun olduğumda yürüyüşümden keyif almam zorlaşacaktır.
  3. Üzücü bir olay yaşamam gerekli, mutluluk hormonu salgılamak için elbette üzülmemek daha iyi olur.
Bu şartlar sağlandığı zaman kesinlikle keyifli bir yürüyüş yapıyorum, ve bu saydığım 1.madde için; hayal dünyasından kastım geleceğe yönelik plan ve hedeflerim hakkında düşünmek ve hayaller kurmaktır.

Bir yazımın daha sonuna geldim,
Kendinize iyi bakın.











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder