10 Mart 2015 Salı

Yağmurdan İnsanlar


Belirledikleri kuralların acizliği ve sorunları, kusurları göz önüne düştükçe onlara bunları göstermektense kendilerinin görmelerini bekliyorsun. Küçük ütopyaları onlar için mutlu, huzurlu ve güvenli. Aksini düşünmek mümkün mü? pek zannetmiyorum. Bir yerlerde savaşların olması, bilim ve felsefeden uzaklaşan insanlar... Bu sahneleri gördükçe insanın tamamen uzaklaştığı manzarayı izliyorum. İnan bu benim için üzücü, onların küçük dünyasında kuralları tamamen onun sonsuzluğuna endeksli. Onun mutlu olması için sonsuz bir hayata sahip olabilmesi ve sonsuz zenginliğe sahip olabilmesi çok önemli. Onun için bu cennet oluyor, dünyayı cennet için cehenneme çeviren zihniyete olan bir sitem bu. Daha fazlasını beklemeyin, herkesin inancına saygım var, bu yazıyı bir genelleme olarak düşünmeyin, bu yazı zaten benim düşüncemin bir ürünü. Genellemelerim gibi görünenler sadece sembollerden ibaret, içlerinde yatan bir anlam ise kişiden kişiye değişken. 


İnsanlara kendi doğrularımı kanıtlama derdinde değilim, ben kendi doğrularım olarak kabul ettiğim şeyleri zaten bilim ile değil felsefe ile ilişkilendirmeyi tercih ediyorum. Bilim adına ise belirli kaynakları işaret edip, kendi bilgim ile yorumlama yaparak bunu felsefe kalıbına dönüştürmeyi tercih ediyorum. Yüzüne düşen her yağmur tanesinde biraz daha serinlersinde ıslanmaktan sıkılmazsın. İşte bu önün gibi birşey aslında. Müzik dinlemek huzur verirken aslında huzur ile ilginin olmadığını anlaman gibi birşey bu. Huzurun anlamını arar iken yeni arayışlar ile kişiliğinde değişiklikler yapmak gibi birşey bu.

Rahatlığın ve özgürlüğün anlaşılmadan önceki aşamasındayız, ayağımız uçurumun altınıda görüyor gerisinide. Ayaklar görmez demeyin, gözlerinin göremediği onca şeyin bedelini çekenler olarak ayaklarında görmeye hakkı var, kulaklarında görmeye hakkı var. Elbet var ancak mümkün mü bu? diyorsun öyle değil mi. Hoş, böyle birşey hakkında konuşmak bile mantıklı değilken hakkında onlarca sayfa yazı yazabilirim. Bu benim mantıksız yazdığımı mı kanıtlar? belkide çok fazla yazarak kendim rahatlıyorumdur. Yazmamın birçok nedeni var, birçok yardımcısı var. Birçok anlamı var ve ben bunlara bakarak mı yazı yazıyorum? çok fazla soru sormadım emin olun, hayata karşı yıllar içinde sorduğum soruların yanında bunlar yağmur manzarasındaki yağmur damlaları. 


Yağmuru bu kadar suçlamayın, yağmurun yağması ile sizin bilinciniz arasında ince ama güçlü bir bağ var. Ben bunu söyleyene kadar böyle birşey düşündünüz veye düşünmediniz. Bunu bilemem, ancak bunu neye dayanarak söylediğimi belirttiğimde belki sizde geçmişinize dönük benzer sorgulama mantıkları göreceksiniz. Bilmiyorum, sizlerin hayata bakış açısı nasıl bir yönde, ancak benim hayata bakış açım metafiziksel hiçbir varlığın olmadığı yönünde, bu görüşün hayat felsefenizden yazdığınız yazıya kadar heryerde esintisi karşınıza çıkıyor. 

Şimdi, neye dayanarak yağmur yağışı ile insanların bilinçlerini ilişkilendiriyorum biraz bundan bahsedeyim. Sizin, siz olduğunuzu anlamanız için bilince ihtiyacınız var, işin bilimsel dayanaklarına herhangi bir giriş yapmayacağım, bilimsel olarak değil felsefi olarak irdelediğim bir konu çünkü bu. Bilinciniz olduğu sürece bu dünyada varsınız, beyniniz size bilincinizi sağlıyor ve öldüğünüzde elbette vücudunuz ile beyninizin size sağladığı bilinç yok oluyor. Bu nedenle benim görüşümde ölümden sonra ve önce bir yaşam söz konusu değil elbette. Bilinciniz olduğu sürece bu dünyada varsınızdır, bir yağmurda yağdığı sürece onu görebilmemizi sağlar. Elbette yağmurun kasti bir sağlama eyleminde bulunmadığının farkındayım, öyle bir iddiada bulunsaydım bu blogda metafiziksel birçok yazı yazardım, metafiziği destekler nitelikte. Ancak metafiziği reddeden biri olarak yağmurun görmemiz için yağmasa bile yağdığı sürece görebildiğimiz bir gerçek. Bilincimizde beyinsel fonksiyonlarımız yerinde olduğu sürece bizim var olduğumuzu hatılatır bize. Bilincin oluşum süreci yağmurdan çok mu farklı? felsefi açıdan çokta farklı olduğunu söylemem. Bir diyalektik ilke dönüyor ki yağmur sentezini görüyoruz, bir cinsel ilişki oluyor ki (bunu diyalektikten ayrı tutmuyorum) bir bebek, yani insan yavrusu olarak tabir edebileceğimiz canlıyı (sentezi) görüyoruz. Bu yazıda sentez ile belirmek istediğim tamamen felsefi anlam niteliği taşımaktadır. Maddi bir anlam aramayın, metafiziksel bir anlamda aramayın ancak edebi kurgularda metafiziği kullanırım.

Yağmurun oluşumu bir sentez, bebeğin yani insanın yani bir bilincin oluşumu bir sentez. Yağmurun yağması ise insanın yaşaması ile ilişkilendirilebilir. Ancak bu konuya tamamen bunu sorguladığım bir yazıda girmek istiyorum. Şahsen yağmur ve insan ilişkisini çok daha detaylı işlemek istememe rağmen aklıma yazılacak o kadar çok yazı konusu var ki; bu gerçekten beni mutlu ediyor. Konuların bitişi bilincin bitişi ile doğru orantıda olduğunda bunu çok hoş karşılamak mümkün müdür? bu da başka bir tartışma konusu, ancak ölüm hakkındaki görüşlerimi ayrı bir yazı ile belirtmeyi tercih ederim.

Bir yazımın daha sonuna geldik, başka bir yazımda görüşmek üzere.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder