Bir gece sokak ve sokağın dilinden sisteme sürrealist tepkim. |
Kimi zaman düşünmüyor değilim, sen neden ateistsin? veya ölümden sonra bir hiç olacağına inanmaktan korkmuyor musun? gibi sorular acaba ne zaman son bulacak? bir hikaye kitabınındaki giriş gelişme sonuç gibi hayatta belli bölümlerden ibaret. Siz hayatınızı tamamladığınızda elbette yok olacaksınız, bunu kabullenmek zor mu peki? bazı kişiler için oldukça zor görünüyor ki böyle sorular türemiş. İnsanları anlamak çokta zor olmuyor bu tarz sorular sorulduğunda. Çünkü inanç mekanizması ona bu algoritmayı sunmuş. Belirli filtreleme işlemleri yapabilen çelişkili bir algoritma. Ancak inançlı kişi bu algoritma ile son derece mutlu ve tertipli, nizam içinde yaşıyor olmalı ki çok azı dönüpte bu algoritmayı sorguluyor.
İşin komik yanı ise bu kişilerin sosyal hayatta, önemli iş kurumlarında, önemli görevlerde bulunurken işlerine son derece doğal olarak inançlarını yansıtmaları. İnanç beraberinde umut gibi şeyleri getirir, geleceğe yönelik dualar ve geçmişten alınan bilgiler ile geleceğe yollanan duygular anlık olarak yaşanmaz ve bu nedenle birçok inançlı aslında kendi kendine bir ütopya kurmuş olur, ki bana sorarsanız bütün inançlı kişiler kendi içlerinde ütopyalar kurmuş kişilerdir.
Onların bu ütopyaları bozulmamalıdır, hani derler ya Amerikan rüyası! işte bu onun gibi birşey.
Merkezi şehrin tam kalbinde, bir fikir ve işkence ritüeli. |
Ütopyanın korunması fikri ise hep olmasına rağmen, herkes kendi ütopyasını kendi içinde yaşadığından birlikte sağlanamaz, distopya yavaş yavaş oluşumunu tamamlarken kimsenin kaçabilecek bir yeri kalmadığında distopya oluşmuş olur. Artık ütopik kavramlar yerini antitezlere, düzenlilik ve düzensizliğe adeta bir düzensizlik nizamının oluşumuna bırakır. Düzensizlik nizamı hakkında kısa süre içerisinde bir yazı yazmayı planlıyorum, bu yazının devamı niteliği taşımasını planlamaktayım.
Yürüyüş hakkında açtığım konunun bu denli metafiziğe bağlanması, işin içine ütopya ve distopyanın girmesi benim yazılarımda son derece normal bir durum aslında. Kendi yazılarımda da özellikle tekrar ettiğim konulara bakıyorum, inceliyorum; bunlar son derece önemli dediğim kısımlar hakkında daha fazla yazı yazıyorum ve tam bir bütüne, ince detaylardan ulaşmaya çalışıyorum. Aksini düşünmem mümkün bile değil, çünkü yazma biçimim bu şekilde.
Yazılarımda yürüyüşün sembolik olduğunu düşünebilirsiniz, nitekim bunun somutluğunuda unutmamalısınız. Yürüyüş ve sembolizm hayatın gerçeklerine ulaşmanın bir yolu, tıpkı bir insanın dünyaya gelebilmesi için iki insanın beraber olması gibi, Su içmek için bardağın desteğinin alınması gibi, veya elin. Diyalektik hakkında da birçok yazı yazmayı planlamıyor değilim doğrusu, sembolizmin burjuvazi hayata diyalektik yansımasını ele almayı ve bunu sayfalarca betimlemeyi büyük bir keyif ile bekliyorum, ancak öncelikle yazmam gereken ve bu konuların temelleri niteliğinde gördüğüm farklı konular var.
Bir yazımın daha sonuna geldim, bir başka yazımda görüşmek üzere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder